Birinci El Selçuklu Kaynaklarının Güvenilirliği

 

 

 

            İSTANBUL TOPKAPI ÜNİVERSİTESİ

 Bilimsel Araştırma ve Yayın Dersi Final Ödevi :

SELÇUKLU TARİHİ BİRİNCİ EL KAYNAKLARININ GÜVENİLİRLİĞİ

 

 

 

 

 

                  Öğrencinin adı soyadı:  Kahraman ULUDAĞ

                  Öğrencinin numarası:    22220401013

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                    İÇİNDEKİLER

 

 1. KAPAK…………………………………………………………………………………………………………………….……I.

2. İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………………………………………………..…II.

3. ÖZET………………………………………………………………………………………………………………………..….1-2.

2. SELÇUKLU KAYNAKLARININ SINIFLANDIRILMASI

      2.1.YABANCILARIN  GÖZLERİNDEN SELÇUKLU BİRİNCİ EL KAYNAKLARIN TASNİFİ ……….….3.

      2.2.TÜRK TARİHÇİLERİN GÖZLERİNDEN SELÇUKLU BİRİNCİ EL KAYNAKLARIN TASNİFİ ……..4

3.BİRİNCİ EL KAYNAKLARIN  ÖZELLİKLERİ………………………………………….…..…………………..…………5.

4.BİRİNCİ EL KAYNAKLAR ÜZERİNE YAPILAN TARTIŞMALAR…………………………………………………..6.

5.BİRİNCİ EL KAYNAKLARIN GÜVENİLİR BULUNMAYIŞININ NEDENLERİ…………………………….…….7-8

6. SONUÇ……………………………………………………………………………………………………………………………….8.

7. KAYNAKÇA…………………………………………………………………………………………………………………………..9

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                                                                                                 1.

1. Özet

 Selçuklu dönemi hakkında bilgi veren kaynaklar,  genellikle  birinci el kaynaklar ve 19. yüzyıldan sonra ortaya çıkan çağdaş araştırmacıların yazmış oldukları kaynaklar, olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bununla birlikte ,birinci el kaynakların güvenilirliği , çağdaş tarihçiler tarafından daima sorgulanmış ve tartışılmıştır.Bazı çağdaş tarihçiler, onların verdikleri bilgilere isnat ederek bir takım analizler yapmış ve bir takım  iddialar ileri sürmüş iseler de  ortaya çıkan  sonuçlar ya şüpheyle karşılanmış yahut tamamıyla reddedilmiştir.Genel olarak birinci el kaynakları güvenilir bulmayan  araştırmacıların argümanları denilebilir ki akademik çevrelerde daha fazla kabul görmüştür.Bu makale içinde Selçuklu birinci el kaynaklarının çağdaş araştırmacılar tarafından nasıl ele alınmış oldukları ve onların özellikleri anlatılmış. Söz konusu birinci el  kaynakların hakkında yapılan tartışmalar ve bu kaynakların neden güvenilir bulunmadıkları gibi konular incelenmiştir. Bu makale yedi bölümden oluşmuş ve her bölümde ilgili konu hakkında etraflıca bilgiler verildikten sonra konuya ilişkin yapılan tartışmalara yer verilmiştir.Sonuç bölümünde ise makale boyunca ele alınan konuların değerlendirilmesi yapılmıştır.

Summary

 Sources giving information about the Seljuk period are generally shared, including primary sources and sources kept by contemporary researchers who emerged after the 19th century. However, first-hand reliability has always been questioned and debated by contemporary historians. It can be said that the arguments of the researcher students are more accepted in academic circles. It covers the debates about these first-hand sources and the fact that these sources are not reliable. After giving detailed information about all kinds of related topics, which consists of seven results of this article, the discussions about the explanation are included.

 

        Araştırmanın Konusu

Bu makale içinde ele alınan konu Büyük Selçuklu Devletinin birinci el kaynaklarının güvenilirliğinin incelenmesidir. Selçuklu devleti üzerine çalışmış gerek yerli, gerekse de yabancı araştırmacıların kaynakları kullanma biçimi ,onların Selçuklu kaynaklarını nasıl tasnif ettikleri, nasıl tarif ettikleri ,nasıl tahlil ettikleri bizim inceleme konumuz dahilindedir. Her bir araştırmacı kendi içinde yaşadığı büyüdüğü kültürel havza içinde farklı inanış ve düşünce sistemlerine sahip olduğundan pek tabiidir ki her bir araştırmacının incelediği konuya farklı persfektiften yaklaşımları olmakta ve neticede  öncelik verdikleri kaynaklarda farklı olmaktadır. Ve bununda bir sonuncu olarak  kaynakları güvenilir bulma konusunda da  farklı yaklaşımlara sahip olmaktadırlar.Makalemiz  içinde bu biçimde kültürel değerlere göre değişen yaklaşımları da görmüş ve göstermiş olacağız.

 

 

 

                                                                                                                                                                          2.

 

 

     Araştırmanın Amacı ve Önemi

Bu araştırmanın amacı Selçuklu tarihi hakkında bize bilgiler veren birinci el kaynakların güvenilir olup olmadıkları  hakkında bilimsel çevrelerde ve bu konuya ömürlerini hasretmiş bilim çalışanları  nezlinde yapılmış tartışmaları ele alarak bu tartışmalar  ışığında Selçuklu hakkında bize bilgi veren birinci el kaynakların güvenilirlik durumlarını tespit etmektir.Hangi kaynağın  hangi konuda ne derece doğru bilgiler vermiş olabileceği üzerine bir duyarlılığın oluşması tarihimin bu sisli döneminin şaibelerden uzak gerçekçi bir yaklaşımla ele alınmasına ve öyle algılanmasına hizmet edecektir.Bundan da maksat her alanda olduğu gibi tarih alanında da  doğru bilgilere ulaşmayı sağlayacak yolları temin etmektir.                                                                                                                                                                             

        Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu makale çerçevesi içinde yapılacak olan araştırma, sadece Büyük Selçuklu Devleti tarihi kaynakları ile  sınırlı tutulmuştur. Bununla birlikte makalemizde ileri sürmekte olduğumuz iddia , aynı sorunu yaşayan Büyük Selçuklu öncesi devletler içinde geçerli olduğu gibi Büyük Selçuklu ile aynı dönemde farklı coğrafyalarda yaşamış devletler içinde mevzubahis edilebilir. Bununla birlikte biz araştırmamızın kapsamını konunun çok fazla uzatılmasına mahal vermeyecek biçimde Büyük Selçuklu dönemi kaynaklarıyla sınırlı tuttuk.Ancak buradan  çıkacak netice diğer Ortaçağ devletlerinin kaynaklarına da şamil edilebilir. Selçuklu kaynaklarının çokluğu ve bu alana dahil edilebilen ve  herhangi bir iltisakı bulunan  eserlerin,  ister coğrafi olsun,  ister  edebi olsun , isterse dini içerikli bir kitap yada tıp üzerine yazılmış olsun, içinde yazılmış olduğu dönemle ilgili bahse konu ettiği hususlar bulunuyorsa bu araştırmamız dahilinde olan bir eserdir ve muhakkak bu ihtimale mebni olarak o dönem içinde yazılmış her nevi eser incelenme sahasına dahil edilmelidir.Bu bakış açısıyla bakıldığında üzerine tarih kitabı yazılacak yada her hangi bir akademik çalışma yapılacak her hangi bir dönem ile ilgili detaylı çalışma yapılması o dönemin bütün eserlerinin incelenmesini gerektirir.Bununla birlikte Selçuklular gibi geniş bir alana yayılmış ve pek çok kültürel havzayı egemenliği altında tutmuş bir devlet üzerine akademik bir çalışma yapılıyorsa , bunun detaylı incelenmesi çok fazla sayıda eserin incelenmesini gerektireceğinden, daha küçük bir dönemin ele alınması ve o döneme yoğunlaşılması yada  küçük bir bölge üzerine yoğunlaşılması tavsiye edilir. Bizim de bu  çalışmamızda yegane gayemiz çok fazla konuyla alakalı diğer  konulara sapmadan araştırmamız gereken konunun sınırları içinde kalarak olabildiğince çok söz konusu edilen bu kaynaklara ulaşmak ve onlarda bizim konumuza ilişkin olan malumat ve bilgileri derleyerek buradan fikrimizi ispata yarayacak yada bize ileri sürmekte olduğumuz iddiaların asılsız olduğunu göstermeye yarayacak içerikte bilgiler bulmaktır.

 

Anahtar kelimeler: Selçuklu , Birinci el kaynaklar, rivayet, çağdaş araştırmacılar.

 

                                                                                                                                                                                 3.

 

2.Selçuklu Kaynaklarının Sınıflandırılması

2.1.Yabancı Araştırmacıların Gözünden Selçuklu Birinci El Kaynaklarının Tasnifi

Barthol, Sergey Grigoreviç Agacanov, A.C.S.Peacock  gibi  çağdaş yazarlar Selçuklular hakkında yazdıkları eserlerde öncelikle Selçuklu ile ilgili bize bilgi veren birinci el kaynakları ele almışlar ve yazdıkları eserlerin ilk sayfalarında  bu kaynakların değerlendirilmesine geniş  yer ayırmışlardır. Barthol yazdığı  ''Moğol İstilasına Kadar Türkistan '' isimli kapsamlı eserinin giriş bölümünde Selçuklulara ait birinci el kaynakları değerlendirirken  onları  Moğol istilası öncesi  ve Moğol istilası sonrası yazılmış kaynaklar olmak üzere iki başlık altında toplamıştır. Barthol' a göre Moğol istilası Türkistan tarihi açısından bir dönüm noktası teşkil ettiğinden çalışmalarında daima bir mihenk  noktası gibi yer alıyordu. Ondan yaklaşık yetmiş sene sonra yine Selçuklu kayakları üzerine hummalı  bir araştırma gerçekleştirmiş olan  Agacanov' da  kaynakları doğulu ve batılı kaynaklar olmak üzere ikiye ayırdıktan sonra çağdaş batılı araştırmacılarından ,bazılarının isimlerini sayarak bu araştırmacıların  yapıtlarının Selçuklunun doğru anlaşılması açısından  kilit öneme sahip çalışmalar olduğunu belirtiyor. Agacanova göre izleri sürülmesi gereken  bu kişiler şunlardır: Barthol,V.İ. Belyayev, A.Romaskeviç, Y.Kraçkovsky,C.Cahen, C.Brockelman,,C.Storey, H.Gibb,F.Rosenthal. Agacanov bu araştırmacıları   muhakkak incelenmesi ve dikkate alınması gereken kişiler olarak görüyordu  çünkü ‘’doğulu’’  olan İslam tarihçilerinin eserlerini   okuyup yeniden yorumlayabilmişlerdi(1) .Daha sonra Agacanov,  Ortaçağ’da yaşamış ,doğulu ( İslam dünyasına ait) alim-yazarlardan bahsetmeye başlıyor. Bunların Arap, Fars ve Türk dilinde yazmış oldukları eserleri  Selçukluların anlaşılmasında kilit öneme sahip görüyor.Fakat Agacanov ‘a göre bu eserlerin çokluğu ve çeşitliliği sebebiyle yalnız bir kısım yazarın , bir kısım yazılarına odaklanmakla yetinmek mecburiyeti vardır.Buradan da  okumakla bitip tükenmeyecek derecede çok eserler yazılmış, olduğunu anlatmış oluyor.Yazısının bu noktasında Agacanov birinci el kaynakları tavsif ediyor.Ona göre birinci el kaynakları dört bölüme ayırarak incelemek gerekiyor. Bunlar: 1- Tarih ve coğrafya alanında yazılmış yapıtlar. 2-Belgesel nitelikli yıllıklar.3-Ansiklopedi özelliği olan çalışmalar.4-Dil üzerine kaleme alınmış çalışmalar.

     Tıpki Agacanov gibi A.C.S. Peacock ‘ta Selçuklular hakkında yazdığı kitabının önemli bir bölümünü kaynakların değerlendirilmesine ayırmış.(2) O  kitabının ‘’Erken Dönem Selçuklu Tarihine İlişkin Kaynaklar’’ başlığını taşıyan bölümünde birinci el kaynakların durumlarını değerlendirmiştir. Ona göre Selçuklu ile ilgili bize bilgi veren kaynakların çoğu Farsça ve Arapçadır.Bunu en iyi şekilde yorumlayan modern kitap ona göre  Barthold tarafında yazılmış olan ‘’Moğol istilasına kadar Türkistan’’ isimli kitaptır. Kitap yaklaşık yüz sene öncesinde yazılmıştır.O günden bu güne kaynakların miktarında ciddi bir artış olmamıştır fakat kaynakların  yeniden yorumlanmasını gerektirecek bir anlayış vardır.Peacock bunu şöyle özetliyor:’’Bugün artık ,bu kaynakları daha iyi anlayabildiğimizi söyleyebiliriz’.Peacock doğulu kaynakları güvenilir olmadıkları yönünde eleştirdikten sonra yinede onların bir takım önyargılarla incelenip diğer dönem yazarlarıyla kıyaslanarak verilerine temkinli yaklaşılırsa göz ardı edilemeyecek derecede önemli kaynaklar olduklarının görüleceğini  söylüyor.Ve onların içinde en fazla değer verdiği beş kaynağı şöyle sıralıyor: 1-Beyhaki  ,2-Gerdizi, 3- Mirhand ( Melikname’yi en az eksikle kitabına naklettiğini söylüyor.).4-Sıbt İbnü’l Cezvi ,5-İsfahani .Modern tarih yazarları içinde de dört   ismi öne çıkarıyor.Bunlar:1-Barthold,2-Bosworth ,3-Claude Cahen ,4-S.G. Agacanov  .Böylelikle hem Agacanov  hem de Peacock Selçuklu kaynaklarını doğulu ve batılı kaynaklar olmak kaydıyla iki ayırmışlardır.

 

 

 

 

                                                                                                                                                                          4.

2.2. Modern Türk Tarihçilerinin Selçuklu Birinci El Kaynaklarını Tasnifi

Modern Türk tarihçileri de tıpkı Agacanov ve Peacock gibi kitaplarında  Selçuklu kaynaklarını sınıflandırmakla meşgul olmuşlardır. Fakat her birisi bu kaynakları farklı usul ve biçimlerde  tasnif edilmişlerdir.

Fuat Köprülü, Anadolu Selçukluları Tarihinin Yerli Kaynakları isimli makalesinde  Selçuklular hakkında malumat veren kaynakları beş gruba ayırmıştır.Bu gruplar şunlardır: 1.  Vekayinameler 2. Kaybolmuş Vekayinameler  3. Diplomatik Kaynaklar  4.Edebi Kaynaklar 5.İlmi Eserler (3).

Mükremin Halil Yınaç ise, Selçuklularla  ilgili incelenmesi gereken kaynakları beşe ayırırken farklı bir metot izler: 1. Anıt ve kitabeler 2.Meskukat (madeni paralar) 3. Resmi evraklar  4. Vakayinameler  5.Yabancı dillerdeki kaynaklar ( bu kaynakları da kendi içinde yediye ayırır. Arap kaynakları, Süryani kaynakları,  Gürcü kaynakları,  Latin kaynakları, İran kaynakları, Ermeni kaynakları ,  Grek kaynakları)(4) .

İbrahim Kafesoğlu ise  ‘’Selçuklular ve Selçuklu Tarihi Üzerine Araştırmalar ‘’ adlı kitabında Selçuklu  kaynaklarını yedi  gruba ayırır.Bunlar: 1-Vakayinameler 2- Tabakat ve hal tercümelerine dair kaynaklar 3- Şehir ve bölge tarihleri. 4-Coğrafi eserler ve Seyahatnameler 5-Siyasetname türündeki kaynaklar (Siyasetname gibi) 6- Mezhepler ve Batiniliğe ait kaynaklar 7- Ermeni, Gürcü, Süryani ve Bizanslı kaynaklar(5) .

Selçuklu kaynakları üzerine çalışan akademisyenlerden biri olan  Muhammet Kemaloğlu ise ‘’Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi’nde yayınlanan makalesinde Selçuklu tarihi kaynaklarını 14 gruba  ayırmıştır.Kemaloğlu’na göre bu  gruplar  şöyle olmalıdır : 1. Diplomatik belgeler  2. Vakfiyeler  3. Vekayinameler  4. Evliya Menkibeleri 5. Seyahatnameler 6.Edebi eserler 7.Münşeat mecmuaları  8. Tezkireler  9. Arapça kaynaklar  10.Farsça Kaynaklar 11. Bizans Kaynakları  12.Ermeni Kaynakları 13.Süryani Kaynakları 14.Gürcü Kaynakları (6)

 Suat Kaymak ise Tarih Dergisinde yayınlanan ‘’ Selçuklu araştırmaları dergisi ‘’isimli makalesinde Selçuklu Kaynaklarını  listelediği bir bibliyografya yayınlar. Bu listede A’dan Z’ye  bütün kaynakalar eksiksiz verilmiştir Makalesinin ilerleyen bölümlerinde  bu kez Selçuklu kaynaklarının konusuna göre gruplandırılması gerektiğini ileri sürer. Sonrada göre Selçuklu birinci el kaynaklarını  konularına göre tasnif etmiştir.Onun yazdıklarına esasen Selçuklu Kaynakları beşe ayrılmalıdır: 1- Siyasi Tarih 2-Sosyal ve Kültürel Tarih 3- Sanat Tarihi,   4- Nümizmatik ve Tarihî Takvim, 5-Sunuşlar, Haberler ve Raporlar Tarihi.

 

 

 

 

 

                                                                                                                                                                                5.

3.Birinci El Kaynakların Özellikleri

Bu kaynaklar saraylarda bulunan ve devlet yöneticileri tarafından tarih yazmakla görevlendirilen kişilerdir.Bu kişilerin ortak özellikleri üç tanedir. Birincisi, tarih yazıcılığını bir meslek olarak görmeyip tarih yazımını sınırlı bir konuda geçici bir görevlendirme sonuncunda yapmış olmalarıdır.İkincisi bu kişiler daima  tarih yazarlarken ulaşabildikleri kitapları esas almış bunların içine kendi   görüşleri istikametlerinde  yorumlar eklemiş olmalarıdır.Üçüncüsü kendilerine verilen görev çerçevesince tarafgir bir yaklaşımla çalışmalarını yürütmüş olmalarıdır.Bu sebeple bazı çağdaş tarihçiler , Selçuklu birinci el kaynaklarını  zaman içinde birbirinden beslenen  yada birbirinin devamı niteliğinde olan eserler olarak görmüşlerdir.

A- OĞUZ-NAME, SELÇUK-NAME, MELİK-NAMELER: Her üçüde bugün elimizde olmayan fakat 13.yüzyıla kadar var olan bu eserlerin o devir tarih yazıcıları tarafından kitaplarına alıntılamaları suretiyle kurtarılmışlar ve bu kitaplar vasıtasıyla  günümüze kısmen ulaşmışlardır. Fakat buna rağmen bu eserlerin mahiyeti hakkında tarihçilerin yazdıkları görüşleri çelişkilidir.S.C.Peacock ‘a göre bu eserlerin her üçü aynı kaynaktan geliyordu.Özgür Türker ise Türkiyat Araştırmaları Dergisinde yayınlanan  makalesinde bunları ayırarak farklı zamanlarda yazılmış farklı eserler oldukları görüşünü  ileri sürmüştür.(7)

B- MENÂKIB-NÂMELER Menâkıb-nâmeler konusuna geçmeden  önce onların destanlarla olan münasebetleri ve onların  insan toplulukları üzerindeki etkileri hakkında kısaca bilgi  vermek yararlı olacaktır.Türkleri savaşa hazırlayan onlara fetih mefkuresini kazandıran düşünsel olarak cihanşümul bir medeniyet kurmaya  sevk eden motivasyonlar vardır. Bunların içinde şüphesiz en önemlisi destanlardır.Destanlar İslam öncesi medeniyetlerden başlayarak Türkleri çok etkilemiştir. İslam sonrası da ortaya çıkan menakıb-nameler bu destan yazma geleneğinin bir devamı mahiyetindedir.Her medeniyetin kendine özgü ,kendi düşünsel özelliklerini yansıtan destanları vardır.Eski Yunanlılar, İranlılar, Hindliler, Finliler, Cermenlerin olduğu gibi .Türklerinde “Menkıbevî-tarihî” kahramanlarının anlatıldığı destanları, onların millî benliklerini de ortaya koyan milli destanlardır.Bunlara örnek,  XIII. yüzyılın başlarında yazılan “Menâkıb-ı Gazavât-ı Seyyid Battal Gâzî” veya “Hikâyât-ı Seyyid Battal Gâzî” olarak adlandırılan Battal-nâmeler, XI. yüzyılda yazılan Hamza-nâme ile başlayıp Ebûmüslim-nâme ve Danişmend-nâme ile devâm edan, XV. yüzyılda da Saltuk-nâme ile son bulan destanlar, menakıb-nameler vardır.Bunlarda genellikle Anadolu’da yapılan fetihler anlatılır.Destanlar her ne kadar  gerçeklikle bağlantısı olmayan hayali unsurları içerdikleri yönünden eleştirilebilecek nitelikte de  olsave bu yüzden tarih öğrenmek amacıyla yararlanmaya çok fazla müsait olmayan eserler olarak görünseler de bu anlatıların içinde daima tarihi hakikatlerin bir iz düşümüne ulaşılabilir.Bu bakımdan tarihi olayları açıklamak içinde belki  fakat o dönem yaşayan insanların olaylara bakış tarzını anlamamızı sağlayan eserler olarak görülmeleri daha uygundur.O dönem ki insanların savaşlara nasıl baktığını, şehitlik kavramını nasıl algıladıklarını, gazilere nasıl hürmet ettiklerini bize gösteren bir vesika mahiyetinde değerlendirilmelidirler.

 

 

 

 

 

                                                                                                                                                                               6.

4.Birinci El Kaynaklar Üzerine Yapılan Tartışmalar

Birinci el kaynakların hangilerinin ne derece güvenilir olduğuna dair modern araştırmacılar nezlinde  sürekli canlı olarak devam eden tartışmalar mevcuttur.Peacocks ,yazdığı eserde Selçuklu hakkında bilgi veren birinci el kaynakların çoğu zaman devlet yöneticilerinin saygı ve güvenlerini kazanmak niyetiyle kaleme alınmış olduklarını dolayısıyla doğru bilgi vermeyi hedeflemediklerini bu yüzden de güvenilir sayılamayacaklarını ifade eder. O yazdığı kapsamlı eserinde İbni Esir gibi hemen hemen bütün tarihçiler tarafından güvenilir olarak nitelendirilen bir kaynağı dahi , güvenilir bilgiler vermemekle itham eder. Sebebine gelince ona göre  İbni Esir’in yaşadığı dönemde onun kaynak aldığı Melik-name isimli eserin orijinal nüshası yoktu.11.yüzyılın sonlarında yada 12. yüzyılda  değiştirilerek çoğaltılmış   bir nüshası vardı. İbni Esir yazdıklarını  Melik-name’nin  üzerinde değişiklik yapılmış bir bu  nüshasından alıntılayarak  yazmıştı. Peacock’a göre bu değişiklik muhakkak Selçuklu Sultanlarını pagan olan geçmişlerinden temizlemek  doğrultusunda yapılmış bir tahrifattı.Ve bilinçli olarak Selçuklu Sultanlarının tarihe bir müdahalesiydi. Yazar bu iddiasını ispat etmek için yine Melik-name’ den alıntı yaparak tarihini yazan Bündari’ yi örnek gösterir.Bündari’de Selçuk’un babası olan Dukak ‘ın Yabgu ile mücadele etmesinin anlatılmıyor oluşu ona göre İbni Esir’in Melik-namenin orijinal nüshasından değil tahrif edilmiş nüshasından yararlandığını ispat eder.Halbuki bu ihtimalleri düşünebilmek için  İbni Esir’in Bündari’yi okumadığını varsaymak gerekiyor ki bununda hiçbir makul sebebi  bulunmuyor .Peacock böylece Selçuklu kaynakları ile ilgili elinde hiçbir bilgi ve belge olmadığı halde kuşku yaratacak ihtimaller ortaya atarak kendisinden önce güvenilir bulunmuş olan pek çok birinci el kaynağı kuşkulu hale getirmeye çalışmıştır.Peacock ,birinci el  kaynakları değerlendirirken Yazıcızade Ali , Mehmet Neşri  ve Ahmet bin Mahmut gibi Selçuklular hakkında birinci el kaynak olarak kabul edilen ve çok değerli bilgiler veren Osmanlı tarih yazıcılarından  hiç bahsetmemiş olması yada 15. yüzyılda yaşamış olsa da yaşadığı çevre ve içinde olduğu kültürel muhit  gereği çok fazla bilgi ve belgeye ulaşma imkanına sahip olduğu anlaşılan ve bu yüzden de  yazdıkları daima tarihçilerimiz tarafından önemsenen Bahadır Gazi ‘den  tuhaf biçimde hiç bahsetmiyor. Bu tuhaflık ,yazımızın başlangıç bölümünde ifade ettiğimiz gibi ancak  ideolojik bakış açısının kaynaklara yaklaşımının ortaya çıkması ile açıklana bilir.Muhtemelen yazar, yukarda isimlerini zikrettiğin birinci el kaynakları güvenilir bulmadığı için kitabında onlara yer vermiyor.Birinci el kaynaklara karşı takındığı kuşkulu tutumu ,çağdaş tarihçileri değerlendirirken de  devam ettiriyor. Agacanov’un verdiği bilgilere de kuşkuyla bakıyor.Peacock’a göre Agacanov’un Türk aşiretlerinin yapısını açıklarken yer ,yer  kullandığı ‘’Feodalizm’’ sözü  tamamen duruma açıklamaktan uzak  hatalı bir yaklaşımdır.Bununla birlikte Peacock ,  Agacanov’un yararlandığı ve kitabında saydığı kaynakları görmezden gelir ve Agacanov’un   Rus koleksiyonunda bulunduğunu söylediği  el yazmaları için ‘’doğrulanması zor’’ifadelerini kullanır.Yine Peacock, Türk tarihçileri Mükremin Halil Yınanç,İbrahim  Kafesoğlu ve Mehmet Köymen’den bahsederken Türk devletinin o yıllarda sahip olduğu ideolojik bakış açısından etkilendiklerini iddia ettiği  bu tarihçilerinde  sorunlara bütüncül bakamadıkları eleştirisini

                                     

 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

                                                                                                                                                                              7.

 

getirir.Ona göre o yıllarda Türk devletinde hakim olan Türkçülük düşüncesi gereği ,Türklerin doğal olarak  devlet kurma yeteneğine sahip olduğu  düşüncesi hakimdi ve  bu düşünce sebebiyle Türk tarihçileri Büyük Selçuklunun kuruluşunu Türklerin üstün ve doğal yetenekleriyle açıklamakla yetindiler ve bu konuda sorulması gereken soruları soramamışlardı.Bugün ise artık bu sav geçerliliğini yitirmiş olup tarihle ilgilenen insanlara hitap etmediği aşikardır, der. Yine o, Faruk Sümer’in Türkmen kavimleri ile ilgili çalışmasını değerli bulmakla birlikte Selçuklunun gelişimini açıklamaya odaklanmamış olduğunu söyleyerek eksik bulunur ve bu nokta da onu da  eleştirir.

5.Birinci el kaynakların güvenilir bulunmayışın nedenleri

Birinci el kaynakların güvenilir bulunmayışının belli başlı dört temel sebebi vardır.Bunlar:

1. Birbiri ile çelişen bilgiler vermiş olmaları.Denilebilir ki pek çok konuda birinci el kaynaklar birbirini tekzip eder şekilde olayları anlatmışlardır.Örneğin Dukak ile Yabgu arasındaki kavga,bir kaynak ilk hamleyi Dukakın yaptığını söylerken bir başka kaynak ilk hamleyi Yabgunun yaptığını kaydeder.Bir başka örnek Selçuk Subaşı iken kendisi aleyhine hazırlanan suikastden haberdar olması.Bir kaynak Selçuk bey’in Yabgu ile karısının konuşmalarını duyarak kendisi aleyhine tertip edilen suikastden haberdar olduğunu yazarken bir başka kaynak Yabgu ile karısı arasındaki konuşmaya şahit olan bir hizmetkarın Selçuk beye bunu haberdar ettiğini yazıyor.Başka bir çelişkili bilgi de Selçuk bey’in çocukları hakkında yazılmıştır.İbni Esire göre Selçuk bey’in üç oğlu vardı.Nişaburi’ye göre dört çocuğu vardı. Yazıcı-zade’ye göre beş tane oğlu  bulunuyordu.Bu gibi çelişkili bilgilerin bulunuyor olması birinci el kaynakların güvenilirliğini  olumsuz etkileyen bir durum sayılıyor.

2. Birinci el kaynakların kendi  kaynaklarını belirtmemiş olmaları: Bunun istisnaları elbette vardır.Fakat o dönemlerde genel olarak kaynak belirtmek aranan ve önem verilen bir konu olmadığı için müellifler çoğu zaman kendi kaynaklarını belirtmeyi gereksiz görmüşler ve bu durum  yazılan eserlerin  güvenilirliğini ciddi biçimde  etkilemiştir.

3. Kendi kaynaklarının verdikleri bilgileri sorgulamadan  aynen tekrar etmiş olmaları :  Bununda  çok sınırlı istisnaları vardır.Rivayet edilen bilgiler her ne olursa olsun nakledilir.Akla hayale sığmayan, tabiat kuvvetlerine aykırı durumlar dahi her hangi bir mantık süzgecinden geçirilmeksizin aynen  aktarılır.Bu durum yazılan eserlerin güvenilirliğini etkiler.

4.. Kendilerini  tarih yazmakla  görevlendiren kişileri memnun edebilmek kaygısı içinde olmaları:

Selçukluların birinci el kaynaklarının  yazıldığı dönemde , tarih yazmak bir meslek olmayıp çoğu zaman bir devlet yetkilisinin  görevlendirmesi üzerine  saraydaki iyi eğitim görmüş görevlilerden  herhangi biri,  tarafından yapıldığı için  yazılan eserlerin belli bir bakış açısıyla yazıldığı görülür.Eserini yazarken müellif kendisini görevlendiren kişinin, ikramlarına nail olmak ve aynı  zamanda  verebilecekleri       

 

                                                                                                                                                                                                                                                 

                                                                                                                                                                            8.                                                                                                                                                                                                                                                                                                         

herhangi bir  zarardan emin olabilmek kaygısı içinde yoğun biçimde gereksiz övgülere ve subjektif  ifadelere yer verir.Bu ifadelerden yola çıkılarak yapılan değerlendirmeler ,yazılan eserlerin güvenilir olmadıkları yargısını desteklemiştir. Her üç etkene  dair pek çok örnek verilebilir.Örneğin Melikşah dönemde yaşamış olan  ve çok kapsamlı bir kitap olan İhyayı Ulumuddin isimli eseri yazmış olan İmam Gazali eserinde alim kişilerin kesinlikle saraylara gidip devlet yöneticinden ikramlar  almaması gerektiğini çünkü böyle yaparlarsa  devlet yöneticilerinin elinde esir olacaklarını , o yöneticilerin (sultanlar yada vezirlerin) sofralarında otururlarsa ve onlardan ikramlar almaya başlarlarsa onları eleştiremeyeceklerini yalnız övgü dolu sözler söyleyebileceklerini yazmıştır.(8)Şüphesiz bu uyarılar, Selçuklu döneminde tarih yazan ve Selçuklu Sultanının ikramlarını görmüş olan tarih yazıcılarına hitap                                                                                                                                                                           ediyordu .Ve onların neden güvenilir eserler yazamamış olduklarını da açıklar.Yine bu konuda bir başka örnek Yazıcızade Ali’nin yazdığı Ali Selçuk isimli eserinde  bulunur.Yazıcızade eserine İbni Bibi’nin ‘’Evamirul Alaiye ve Emurul Alaiye’’   isimli eserini tercüme etmek niyetiyle başlar. Fakat o dönemlerin tercüme geleneği gereği bazı yerleri çıkartıp bazı yerleri de eklemiştir.Bu kapsamda o , İbni Bibinin kendisinden ikramlar aldığı Emirin hakkında yazdıkları övgü dolu sözleri kitaptan çıkarmıştır.Böylece  Yazıcızade Ali İbni Bibinin övdüğü uzun uzun övdüğü efendisini kitaptan çıkartırken onun yerine kendi efendisi olan  Sultan Muratı yerleştiriyor ve benzer övgüleri tekrar ediyordu.Böylece Yazıcızade Ali,  İbni  Bibinin efendisi hakkında yazdığı övgüleri  gerçekçi bulmadığını  fakat konumu gereği övmek zorunda kaldığını takdir etmiş oluyordu.(9)                                                                                                                                                                

6. Sonuç

Selçuklu tarihe yönelik son yıllarda artan ilgi, şüphesiz   birinci el kaynaklarının da önemini  artırmıştır.Fakat bununla birlikte birinci el kaynakların içeriklerinin yetersiz oluşu ve güvenilirlik sorunları ihtiva ediyor oluşları yüzünden çok dikkatle ve hassasiyetle üzerinde çalışılması gereken bir alan olduğu göz önünde tutulmalıdır. Büyük Selçuklu devletinin birinci el kaynakları,  ihtiva ettikleri sorunlara rağmen bizi Selçuklu müesseseleri ve o dönemin genel yapısı hakkında bilgi alabileceğimiz en önemli  kaynaktır.Bu kaynakların içerdiği sorunlar tarihçiler tarafından uzun süre tartışılmış ve tartışılmaya da devam etmektedir.Bugünün tarihçilerine düşen , tartışmalı konuları tekrar tekrar gündeme getirmek yerine   tartışmasız kabul edilen gerçekler üzerinden Selçuklu tarihini yazmak ve yorumlamaktır.Birinci el kaynakları  tasnif ederken ideolojik olarak değil daha objektif kriterlere göre hareket etmek kuşkusuz ki onlardan azami ölçüde yararlanmak için şarttır.Agacanov’un isabetle belirttiği gibi Selçuklu tarihi incelenirken sadece o dönemde yazılmış tarih kitapları ile yetinilmeyerek o dönemin  bütün eserleri hangi sahada yazılmış olursa olsun,  mercek altına alınmalı, içlerinde Selçuklu ‘yu  ilgilendiren bilgiler tespit edilerek bunlarında tarih araştırmalarında kullanılması temin edilmelidir.Bu yöntemlerle Selçuklu araştırmalarına  devam edilecek olursa  daha geniş bir açıdan olaylara bakmak ve Selçukluyu en doğru şekilde anlamak mümkün olacaktır.

 

 

 

 

 

 

                                                                                                                                                                            9.

KAYNAKÇA

1AGACANOV,Sergey,Grigoreviç,(2002), Oğuzlar, (Rusçadan çeviri:Ekber Necef),Sergey Yayınları,İstanbul

2. Peacock,A.S.C.,(2016),Selçuklu Devletinin Kuruluşu,(çeviri:Zeynep Rona),Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, sayfa 8

3. KÖPRÜLÜ , Fuat,(1943) , Anadolu Selçukluları Tarihinin Yerli Kaynakları, Belleten, Cilt:VII, Sayı:27, Ankara

4. Yınanç, Mükrimin Halil , (1944),Türkiye Tarihi Selçuklular Devri , Anadolu’nun Fethi, İstanbul , s.1

 5.Kafesoğlu, İbrahim, (2018),Selçuklular ve Selçuklu Tarihi Üzerine Araştırmalar,Ötüken Neşriyat

6.Kemaloğlu, Muhammed, (2013),Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi,sayı 3.

7.Türker, Özgür,(2017),Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi,sayı 41, sayfa 331

8.Gazali, İhyayı Ulumunddin,(2017) Semerkand Yayınları

9. Yazıcızade Ali ,(2017),Derleyen Abdullah BAKIR, Çamlıca Basım Yayın.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Art niyetli olmadıkça her türlü eleştiriyi dikkate alır ve cevap vermeye çalışırım.