kayakçılık

1991 yılıydı, bir bahar günü Uludağ daydık, yüksekte kayaların arasında dolaşıyordum, ateş yakmak için odun toplamaya çalışıyordum, fakat ben orada odun ararken hiç beklemediğim bir şeyle karşılaştım, Bu,  basit,cılız bir çam fıdanıydı fakat altında kocaman bir kaya vardı ve büyümesi için kayaya uygulaması gereken kuvveti düşününce karşılaştığım varlığın aslında hiç de basit olmadığına karar verdim.o küçücük fidan var olabilmesi için gerekli koşulları sonuna kadar zorlamıştı ve başarmıştı.onun verdiği  mesajın boyutu fiziki boyutlarıyla kıyaslanamaycak derecede büyüktü..Ben daha ileri  giderek onun görünüşü vasıtasıyla yüce yaratıcının bana bir mesaj vermek istediğini düşünmekten kendimi  alamadım.. Gerçi o anki ruh halimde  böyle bir şey vehmetmeme çok musaitti. Yalnız bırakılmıştım ve boyumu aştığını düşündüğüm  bir çok şeyi çok istediğim halde yapmaktan geri durmuştum..tabi ki bana bir çok şeyler  söyleyen , öğreten bu küçük fıdana bir isim yakıştırmak benim için  bir borç olmuştu.. bunu yaparken  onun olağanüstü özelliklerini gözönünde tuttum ve ona kayakılçık dedım....Kaya gibi güçlü, kılçık gibi narin anlamında Kaya - kılçık.... 
o günden sonra bir daha oralara gitmesem de o azimli fidan hayalimdeki varlığını hiç büyümeden devam ettirdi ,onun adını şimdi burada zikretmemin ve bu yazıya başlık olarak seçmemin nedeninide   birazdan  başımdan geçen bir olayı anlatırken görmüş olacaksınız.
2004 yılı sonbaharıydı. Azerbaycanın kurak tenha dağlarından birinde, bir grup insan diz, dize ; göz, göze terkan içinde çalışıyor , olabildiğince doğal bir uyum ve motivasyonla...Alınlarından akan ter, gömleklerini ıslatıyordu. İşte size biraz önce bahsettiğim kayakılçıklar...Daha doğrusu kayakılçık dediğim fidanın, insan versiyonu.. O işçiler harıl harıl çalışırken hemen iki metre ilerde onları seyreden ve sık sık komutlar veren ,bağıran biri daha vardı. işte o sevimsiz adam maalesef bendim.gerçi onların açısından bunda bir sorun yoktu ama bana oynatabilecekleri başka bir rol bu kadar karakterime aykırı olamazdı..
o dağlarda çalışmak benim için gerçekten de çok ağırdı.daha önce hiç iş hayatım olmamıştı ve böyle bir işe mecburiyet dışında bir şey beni sevk edemezdi.her gece dört buçuk gibi başlayan yarış soluk soluğa dağlarda devam ederdi, durmazdık, dinlenmezdik sadece önümüze konan işi bitirmeye bakardık.. kızgın güneş gökte ilerlerken tam ortayı bulduğunda yemek molası verilirdi, o zaman göz ucuyla birbirimize bakar ve kısa cümleler kurmaya yeltenirdik, yanımızda dalgalanan rüzgarın sesi sözlerimize korkunç bir fon müziği oluşturuyordu , o bize sürekli cümlelerimizi kısa tutmamızı telkin ediyordu,haklıydı da,her an muhabbetimiz yarıda kesilebilirdi, buna hazırdık,hepimiz biliyorduk, biz kayakılçıktık, kayakılçıkların söylediklerinin bir önemi yoktu , konuştukları yada konuşacakları merak  edilmezdi, orada önemli olan tek şey yetiştirilmesi gereken işti ve en sert fırtınalar, en dehşet verici olumsuz hava kayakılçıkları durduramazdı. biz yaydan çıkmış ok gibi hedefe kitlenmiştik, gidiyorduk.evet çok ağır şartlarda çalışıyorduk evet çok yoruluyorduk ama farkında bile olmuyorduk.
o zamana kadar ortalama bir konfor içinde yaşamış biri olarak benim için bunlar çok fazlaydı.. itiraf ediyorum,ben aslında o kayakılçıklardan biri değildim. onlar gibi olamıyordum sadece deniyordum..
biz o dağın üstündeydik fakat bizimde üstümüzde dağ gibi işler vardı, iş görünüyordu ancak işin içinde benim açımdan  farklı bir anlam bulunuyordu,bu alınması gereken bir dersti, elbette kitap okuyarak beslenen bir beyinin akıl yürüterek ulaşabileceği bir sonuç yoktu ortada, söz konusu olan tecrübeydi.düşünme alışkanlıklarım duruma uyum sağlamada bana yardım etmemişti, işe yaramayan her şeyi acilen atmam gerekiyordu, orada işime yarayan tek şey eylemdi,başka yolla tecrübeye ulaşamaz ve kayakılçık olamazdım..
 çünkü kayakılçık kendini  kanıtlamaya çalışmıyordu, o sadece varlığının gereğini yapıyordu.
çünkü kayakılçık ,sürekli kovalanan bir varolma mücadelesinin neticesiydi. bunun içinde en ufak bir eleştiriye yer yoktu.
kayakılçık en kısa yoldan inancı eyleme dönüştürmenin adıydı
.
..

1 yorum:

Art niyetli olmadıkça her türlü eleştiriyi dikkate alır ve cevap vermeye çalışırım.