Güneş dağın üstünde doğuyordu. Dağın altındaki düzlükte bir çok bitkiler ve hayvanlar ışığın gelmesini bekliyordu.Kimisi hareket ediyor, kimisi sessizce büyüyordu.Fakat hepsi için ilaçtı ışık.…
Burası insan elinin şekillendirdiği şehirlerden uzak ve artık çok az kimsenin ismini hatırladığı Alageyik dağının arkasında uzanan bir ovaydı. Her sabah güneşin doğuşuyla ısınan toprak ve üstündeki canlılar sanki yarım kalmış bir yarışa yeniden başlıyorlardı.Burada sadece en güçlülerin ayakta kalabildiği kavgalar oluyordu.Şimdi ovanın çamurla kaplı bir yerinde bir geyik boynuzunu yere sürterek belli belirsiz bir U harfi çizdi. Onun tam karşısından bir başka geyikte sanki yere çizilen harfi okumak istiyormuş gibi o tarafa doğru geliyordu.Aslında bu iki erkek geyik dün yarım kalmış olan bir kavgaya bugün yeniden başlayacağına dair işaretti. Birbirine doğru heybetle salına ,salına yürürken yan tarafta hareketsizce bekleyen diğer geyiklere bir gösteri yaptıklarının farkındaydılar. Dişi geyikler birbirlerine baktılar.On metre ilerde çalılar rüzgar estikçe savruluyor , rüzgarlar şiddetlendiğinde ise yerlere değecek gibi oluyorlardı. İşte o zaman çalıların arkasında duran bir yüz beliriyordu. Bu saldırmak için bekleyen aç bir kaplanın dikkatle bakan yüzüydü. Saldırmak için uygun bir zamanı bekleyen sadece o değildi hemen iki metre arkasında birkaç genç kaplan da tıpkı onun gibi çömelmiş her an kalkacak vaziyette duruyorlardı.Tüyleri dimdikti.
Ovanın ufkunu kaplayan dev bir gölge gibi duran Alageyik dağı güneş ilerledikçe yavaş yavaş aydınlanıyordu.Birden dağın eteklerinde taşlar yuvarlandı.Taşlar daha yukarıdan yuvarlanıp geliyordu.Oradaki ağaçların altında bir hareketlilik vardı.Bunlar dağdan aşağı inmeye çalışan bir grup insandı.Her birinin elinde tüfek ve boyununda asılı dürbün vardı.Bunlar kendilerini Yaban Avcıları diye isimlendirmiş bir grup maceraperestti.Her yıl Karaca Ormanın içindeki bir çadırda kamp yapar ve oradan ormanın derinliklerine doğru tur atar ve bir kaç tavşan ile geyik vururlardı.Fakat ilk kez kamp yerinden bu derece uzaklaşmışlardı. Ormanın sonundaki Alageyik dağına gelmiş, dağı aşmış ve arkasındaki düzlüğe ulaşmışlardı. Güneş neredeyse göğün ortalarına varmıştı.Sıcak artık iyice kendini hissettiriyordu. Terlemiş geyikler birbirlerine defalarca toslamış şimdi ise son bir mücadeleye hazırlanıyorlardı. Çalıların arasındaki kaplan derin ,derin soluyordu.Az önce ovaya inen avcılar o tarafa doğru hızlı adımlarla ilerlerken kan ter içinde kaldılar.Yüzlerinden damlayan terler gömleklerini ıslatıyordu.Her attıkları adımda sanki sıcağın seviyesi artıyordu.Birden şiddetli bir rüzgar esti.Avcılardan birinin şapkası uçtu. Kaplanın arkasına gizlendiği çalılar yere kadar eğildiler.Kaplanın tamamı göründü.Yelesi dalgalandı. Rüzgar tüylerinden bir tutam alıp sürükledi.Yüz metre ilerdeki bir ağacın yapraklarına kondurdu. Birkaç tüy havada asılı kaldı. Yavaş yavaş tüyler inerken birden güneşin ışıkları gölgelendi. Şimdi güneş bulutların arkasına doğru dalmıştı. Güneşin ışıkları kendisini perdeleyen bulutların içinden daha muğlak daha fülu geliyordu.Hala şiddetli bir aydınlık yayıyordu.Güneş bulutların içinde uzun zaman kaldı.Saatlerce.Çıktığında artık akşam üzeriydi. Şimdi geyikler yoktu ortalıkta, geyiklerin üzerinde arzı endam ettiği meydan bomboştu,çamur üstünde geyiklerin bıraktığı ayak izlerinin ve boynuzuyla çizdiği u harfinin içinde su göllenmişti. Çalıların arkasındaki kaplan yoktu , yerlerde kaplanın tüylerinden bir iki tanesi kalmıştı.Hızlı adımlarla yürüyen avcılarda yoktu ortalıkta ,ilerde çok uzaklarda bir kamyonet hareket ediyordu.Avcılar bu kamyonetin içindeydiler. Kamyonetin kasasında bir ölü kaplan ve bir yaralı geyik vardı.Kamyonet tozu dumana katarak gitti.İlerde asfalta girince daha da hızlandı.Sonra birden durdu. Onu orman zabıtası durdurmuştu. Zabıta kamyoneti aradı.Kasadaki hayvanları buldu.Zabıta hayvanlara el koydu. Avcılara ceza kesti.Güneş batmak üzereydi.Loş ışık Gül ovasını tamamen doldurdu.
Gül ovasında hava kararırken sinekler geyiğin ve kaplanın kan döktüğü yerde uçuşuyorlardı.Meydan onlara kalmıştı artık.. Güneş battı.Gül ovasında bir gün böyle geçti.
.............................................................................................................................................
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Art niyetli olmadıkça her türlü eleştiriyi dikkate alır ve cevap vermeye çalışırım.