Gül Ovasında Bir Gün

 


 

Afrika Çöllerinde Buzulların İzi Bulundu

   Güneş dağın üstünde doğuyordu. Dağın altındaki düzlükte bir çok  bitkiler ve hayvanlar ışığın gelmesini bekliyordu.Kimisi hareket ediyor, kimisi  sessizce büyüyordu.Fakat hepsi için ilaçtı ışık.…

  Burası insan elinin şekillendirdiği şehirlerden uzak ve artık çok az kimsenin ismini hatırladığı Alageyik dağının  arkasında uzanan bir ovaydı. Her sabah güneşin doğuşuyla ısınan toprak ve üstündeki canlılar sanki yarım kalmış bir yarışa yeniden başlıyorlardı.Burada   sadece en güçlülerin ayakta  kalabildiği kavgalar oluyordu.Şimdi ovanın  çamurla  kaplı bir yerinde  bir geyik boynuzunu yere sürterek belli belirsiz bir U harfi çizdi. Onun tam karşısından bir başka geyikte sanki yere çizilen harfi okumak istiyormuş gibi o tarafa doğru geliyordu.Aslında bu  iki  erkek geyik dün yarım kalmış olan bir kavgaya bugün yeniden başlayacağına dair işaretti. Birbirine doğru heybetle salına ,salına yürürken yan tarafta hareketsizce bekleyen diğer geyiklere bir gösteri yaptıklarının farkındaydılar. Dişi geyikler birbirlerine baktılar.On  metre ilerde çalılar rüzgar estikçe savruluyor , rüzgarlar şiddetlendiğinde ise yerlere değecek gibi oluyorlardı. İşte o zaman çalıların arkasında duran bir  yüz  beliriyordu. Bu  saldırmak için bekleyen aç bir kaplanın  dikkatle  bakan yüzüydü. Saldırmak  için uygun bir zamanı bekleyen sadece o değildi  hemen iki metre  arkasında  birkaç  genç kaplan da tıpkı onun gibi çömelmiş her an kalkacak vaziyette duruyorlardı.Tüyleri dimdikti.

  Ovanın ufkunu kaplayan dev bir gölge gibi duran  Alageyik dağı güneş ilerledikçe yavaş yavaş aydınlanıyordu.Birden dağın  eteklerinde taşlar  yuvarlandı.Taşlar  daha yukarıdan yuvarlanıp geliyordu.Oradaki ağaçların altında bir hareketlilik vardı.Bunlar dağdan aşağı inmeye çalışan bir grup insandı.Her birinin elinde tüfek  ve boyununda asılı dürbün vardı.Bunlar kendilerini  Yaban Avcıları diye isimlendirmiş bir grup maceraperestti.Her yıl  Karaca Ormanın içindeki bir çadırda kamp yapar ve oradan  ormanın derinliklerine doğru tur atar ve  bir kaç tavşan ile geyik vururlardı.Fakat ilk kez kamp yerinden bu derece uzaklaşmışlardı. Ormanın sonundaki Alageyik dağına gelmiş, dağı  aşmış ve arkasındaki düzlüğe ulaşmışlardı. Güneş  neredeyse  göğün ortalarına varmıştı.Sıcak artık iyice kendini hissettiriyordu. Terlemiş  geyikler birbirlerine defalarca toslamış şimdi ise  son bir mücadeleye hazırlanıyorlardı. Çalıların arasındaki kaplan derin ,derin soluyordu.Az önce ovaya inen avcılar o tarafa doğru hızlı adımlarla ilerlerken kan ter içinde kaldılar.Yüzlerinden damlayan terler  gömleklerini ıslatıyordu.Her attıkları adımda sanki sıcağın seviyesi artıyordu.Birden şiddetli bir rüzgar esti.Avcılardan birinin şapkası uçtu. Kaplanın arkasına gizlendiği  çalılar yere kadar eğildiler.Kaplanın tamamı göründü.Yelesi dalgalandı. Rüzgar tüylerinden bir tutam alıp sürükledi.Yüz metre ilerdeki bir ağacın yapraklarına kondurdu. Birkaç tüy havada asılı kaldı. Yavaş yavaş tüyler inerken birden güneşin ışıkları gölgelendi. Şimdi  güneş bulutların arkasına doğru dalmıştı. Güneşin ışıkları kendisini perdeleyen bulutların içinden daha muğlak daha fülu geliyordu.Hala şiddetli bir aydınlık yayıyordu.Güneş bulutların içinde uzun zaman kaldı.Saatlerce.Çıktığında artık akşam üzeriydi. Şimdi  geyikler yoktu  ortalıkta, geyiklerin üzerinde arzı endam ettiği meydan  bomboştu,çamur üstünde geyiklerin bıraktığı  ayak  izlerinin ve  boynuzuyla çizdiği u harfinin  içinde su göllenmişti. Çalıların arkasındaki kaplan yoktu , yerlerde kaplanın tüylerinden bir iki tanesi kalmıştı.Hızlı adımlarla yürüyen avcılarda yoktu  ortalıkta ,ilerde çok uzaklarda  bir kamyonet  hareket ediyordu.Avcılar bu kamyonetin  içindeydiler. Kamyonetin kasasında   bir ölü kaplan ve bir yaralı geyik vardı.Kamyonet tozu dumana katarak gitti.İlerde asfalta girince daha da hızlandı.Sonra birden durdu. Onu orman zabıtası durdurmuştu. Zabıta  kamyoneti aradı.Kasadaki   hayvanları buldu.Zabıta hayvanlara el koydu. Avcılara ceza kesti.Güneş batmak üzereydi.Loş ışık Gül ovasını  tamamen doldurdu.

  Gül ovasında hava kararırken sinekler  geyiğin ve kaplanın kan döktüğü yerde uçuşuyorlardı.Meydan onlara kalmıştı artık.. Güneş battı.Gül ovasında bir gün böyle  geçti. 

.............................................................................................................................................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Art niyetli olmadıkça her türlü eleştiriyi dikkate alır ve cevap vermeye çalışırım.