HALEP'E SEYAHAT



15 Aralık ta Sultanbeyli'den bazı arkadaşların haber vermesiyle Halep için hazırlanan bir seyahate katılmaya karar verdim.Maksadımız Halep'e doğru yola çıkmak gidebileceğimiz yere kadar gitmekti.
Muhtemelen sınıra kadar gidecektik ve orada yapılacak mitinge katılacaktık.Fakat bir ihtimal sınırı geçmekte kafamızda vardı. Cuma namazından sonra toplandık. Saat 16 civarında beklediğimiz otobüs geldi. bindik. Sultanbeyli den on iki yada on üç kişi  kırka  yakında Ümraniye den gelenlerle otobüs doluydu.
  Yolculuk boyunca otobüste konuşmalar yapıldı. Şiirler marşlar kuranlar okundu. Giderken bende bir konuşma yaptım. Burada yaptığım konuşmada Müslüman Ümmetinin birliğinin öneminden bahsederek birlik olmuş olsak dünyada hiçbir kafirin hiçbir müslümana el kaldırmaya dahi cesaret edemeyeceğini fakat bu birlik olmadığı için dün Amerikanın açık bir haksızlıkla Afkanistanı , Irakı  bu günde Suriye ye girdiğini yarın bizim içinde  fırsat bulsalar bunu yapabileceklerini ifade ettim.Sonra Şehitler Ölmez  eserini okudum. Otobüsteki herkes bu konuşmamdan hoşlanmıştı. Memnuniyet ifade eden bakışlarla bana bakıyorlardı. Bazıları da açıkça teşekkür ettiler. Bu arada yaptığımız yolculuk devam ediyordu.Bolu,Ankara, Kayseri, Niğde, Adana, İskenderun güzergahından 15 saat  yol aldık.İskenderun da sabah namazı  için durakladık Büyük ve eski bir Osmanlı camisine girdik . Çok güzel karşılandık. Namazdan sonra camii cemaatı bize süt ve simit ikram ettiler bizi kucakladılar ve bu yolda bize uğurlar dilediler.Kendimizi bir kahraman gibi hissetmemizi sağladılar. Allah onlardan razı olsun. Oradan  biraz sahile indik ve tur attık. İskenderundan  çıkarken aracımız dağlara doğru tırmanmaya başladı. O sırada askerliğini Hatay da yapmış bir arkadaşımız vardı yanımızda o bize oraları anlattı.Dağları geçtikten sonra geniş bir ovaya  vardık.Bu ovayı geçtikten sonra Reyhanlı ya vardık.Cumartesi saat sabah 10 civarıydı. Sınıra yaklaştığımız bir noktada jandarma otobüsümüzün önünü kesip bizi indirdi. Bundan sonrasına otobüsle devam etmeye izin verilmiyordu. Yürümeye başladık. Yolumuz ikiye ayrılıyordu.Düz giden yola devam etmiş olsak yüz adım daha atmış olsak Suriye ye geçmiş olacaktık fakat bu noktada jandarma önümüzü kesip bizi sağ tarafa doğru giden yola yönlendirmek istiyordu fakat biz düz gitmekte ısrar ediyorduk.Bizim grubun lideri  orada jandarmayla biraz tartıştı sonra biriyle telefonda konuştu. sonra bize  dönüp sağdan gideceğiz dedi bizde onun peşinden sağdan gitmeye başladık.Bu yoldan giderken bizim gibi gelen başka gruplarla da karşılaştık. Ellerinde kocaman bir pankart  taşıyan bir gruba rasgeldik. pankartta Samsundan Halep e yardım yazılıydı.tekbirler getiriyorlardı.Bunun gibi Türkiyenin farklı noktalarından gelmiş pek çok grupta  yol üzerinde vardı. Bütün bu insanlar sloganlarla, tekbirlerle bir meydanda toplanıyorlardı. Bir platform kurulmuştu. Önce yazar Adem Özköse  sahneye çıkıp konuşmaya başladı. O sırada benim cep telefonumun şarjı bitmek üzere olduğundan bir arkadaşdan jarj  kablosu alıp bir elektrik prizi bulmak için o yakınlarda  bir düğün salonuna girdim. Bu girdiğim düğün salonu iki yüz üç yüz kişiyi alabilecek büyüklükteydi. Öyle anlaşılıyor ki bu organizasyonu yapanlar bu düğün salonunu bir takım ihtiyaçlar için kiralamışlardı. Zaten içeri girincede gördüm. Yerler hep serilmişti. ve kimisi orada namazını kılıyor kimisi yatıyor kimisi oturuyordu. Öbür yanda bir kuyruk vardı. Sordum tuvalet kuyruğuymuş.Çok uzun bir kuyruktu. Orada gördüğüm bütün prizler de cep telefonları takılıydı ki orada da yer yoktu..Ben de biraz aradıktan sonra bir yer bulup cep telefonumu taktım.O sırada oturup oradakilerle de konuştum.Biri tarih fakültesi öğrencisiydi diğeri ilahiyat  iki  gençte buraya yardım için gelen fedakar , samimi arkadaşlardı.
    Oradan çıkıp sahnenin bulunduğu meydana döndüm. İHH başkanı Bülent Yıldırım konuşma yapıyordu. Biz diyordu buraya gelmekle  Halep te zulüm yapmakta olan zalimlere  korku veriyoruz ve ordaki mazlumlara cesaret ve ümit veriyoruz . Gerçekten de İki gün sonra  o muhaliflerin bir komutanı bize teşekkür ederek  bizim gelişimizden  çok destek gördüklerini ifade etti. Memur sen genel başkanı Ahmet Bircan ondan sonra söz alarak 'Bu millet nasıl 15 Temmuzda tank'ın karşısında durduysa bugünde Halep teki zulümün karşısında duracaktır...' dedi.En  son bir hoca gelip dua etti. 'ya  Rabbi biz bu sınıra kadar geldik daha ileri gidemiyoruz elimizden geleni yaptık sen bizi affet onları sen kurtar yarabbi 'diyerek dua etti amin dedi. Üzülerek gördüm ki etrafımdakiler pekte öyle can kulağıyla dinlemiyor  kendi aralarında konuşmayı tercih ediyorlardı. Görünüşte herkez grup grup gezmekteydi. Bu oraya çeşitli derneklerin , değişik şehirlerden farklı grupların geldiklerini gösteriyordu. Fakat hepsi Allah rızasını kazanma noktasında birleşmişlerdi.Bu hoş bir manzaraydı.
Tuvalet , namaz kılma yeri gibi bazı eksikleri göz ardı edilecek olursa bu organizasyon gayet başarılıydı. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Akşama doğru dönüş için otobüsümüze bindik.Bütün gece yol gidip sabah saat 9 civarında İstanbula döndük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Art niyetli olmadıkça her türlü eleştiriyi dikkate alır ve cevap vermeye çalışırım.