Evvel zaman içinde kabur zaman içinde anası ile yaşayan bir Keloğlan varmış. Keloğlanın bir ineği varmış fakat süt vermezmiş. Keloğlanın anası demiş ki "bu ineği götür pazarda sat, onun parası ile iki buzağı al" demiş. Keloğlan ertesi gün pazarın kurulduğu şehire doğru yola çıkmış, az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Giderken yolda bir ağacın altında dinlenmiş. Orada yerde bir yaşlı adam görmüş. Adam ölü gibi yatıyormuş. Keloğlan seslenmiş. Yaşlı adam gözünü açmış. Çok acıktım demiş. Keloğlan ona kendi ekmeğinden bir parça koparıp vermiş. Adam yenince kendine gelmiş.Keloğlan ona acımış, yanına almış. Birlikte pazara gitmişler. Keloğlan pazarda hayvanını satmaya çalışmış. Fakat kimse Keloğlanın istediği fiyatı vermek istemiyormuş. Keloğlan ineği satamadan o pazardan çıkmak üzere imiş ki birden bir davulcu çıkıp gelmiş. Davulcu bağırarak şöyle demiş "Duyduk duymadık demeyin, peynir ekmek yemeyin, her kim yarın padişahımıza pembe renkli bir bal getirirse padişahımız o kimseye mükafat olarak bir kese altın verecektir "demiş. Keloğlan şaşkınlık içinde" pembe renkli bal nasıl olur? Böyle bir bal nerde bulunur acep? "diye kendi kendine düşünmüş ve meraklanmış. Etrafındakilerden sormuş." Tam o esnada yaşlı adam Keloğlanın arkasından gelip sırtına vurmuş ve ona demiş ki "Keloğlan sen bu soruyu yanlış kişilere soruyorsun, onlar pembe bal hakkında bişey bilmezler fakat pembe balı ben iyi bilirim" demiş. Keloğlan "söyle öyleyse nerede bulunurum onu? " diye sormuş. Yaşlı adam o çok tehlikeli bir yerdedir, o ancak devlerin ülkesindedir, o ülke ise Kaf dağının arkasındadır " demiş. Keloğlan "ben gider o balı getiririm" demiş. Yaşlı adam "Keloğlan dur" demiş "bu yolculuk çok tehlikeli" Fakat Keloğlan "Tehlikeli olsada gideceğim" diyerek ısrar etmiş. "Peki" demiş yaşlı adam madem ki gideceksin "şu tozunu da yanına al "demiş. Keloğlan tozu almış ve sormuş "peki bu toz ile ne yapayım " demiş.Bunun üzerine yaşlı adam " anlatayım " dedikten sonra ayağa kalkmış. Konuşmadan önce derin bir nefes almış fakat sonra birden bire düşüp ölmüş. Keloğlana toz hakkında hiçbişey öğrenememiş . Ama Keloğlan öyle kolay kolay pes etmezmiş. Tozun ne işe yaradığını bulmak için deneyler yapmaya başlamış. Bir taşın üstüne tozdan bir parça dökmüş. Birde ne görsün! Taşın üstündeki yosunlar patır patır dökülüp taş tertemiz bir hale gelmiş. Peki bu toz ile nasıl pembe balı alırım acaba diye düşünmeye başlamış. Sonra " bir taraftan yürüyüp bir taraftan düşünsem daha iyi olacak çünkü nasıl olsa yolda bir çaresini bulurum" demiş. Keloğlan böyle düşünceli düşünceli yürürken bir taraftan da Kaf dağına iyice yaklaşmış çocuklar. Sonra orda bir mavi dev ile karşılaşmış. Dev oturmuş hüngür hüngür ağlıyormuş. Keloğlan deve sormuş. "neden ağlıyorsun sen böyle! " Mavi dev demiş ki " ben yanlışlıkla bir hata yaptım, bu yüzden diğer devlerin cezasına uğradım". Keloğlan "ne hata yaptın" diye sormuş. Dev " bizim ülkemizde çok değerli sayılan bir bal vardır, onu taşırken yanlışlıkla yere düşürdüm" demiş. Keloğlan hemen gözünü açmış ve sormuş "pembe bal mı?" ." Evet ama sen bunu nerden biliyorsun" demiş şaşkınlıkla dev. Keloğlan "bilirim elbete, sen benim boyuma bakma, ben de daha ne hünerler vardır" demiş sevinerek. Keloğlan seni böyle mavi renge onlar mı boyadı? "diye sormuş. Dev "Evet Keloğlan onlar beni cezalandırmak için mavi boya kutusuna attılar" demiş. Keloğlan " bunda ağlayacak ne var, mavi renk sana yakışmış " demiş. Mavi dev "Öyle deme Keloğlan , biz devler için mavi boya ile boyamak en ayıp ve en rezil durumdur. Bu mavi boyayı üstümden çıkartamadığım sürece hiç kimse benimle konuşmayacak ve hayatım boyu böyle yanlız kalacağım. Bende zaten bu yüzden ağlıyorum."demiş. Keloğlan" üzme tatlı canını " demiş " Dev " nasıl üzülmem Keloğlan bir küçük bir hata yüzünden bütün hayatım karardı. Görmüyor musun ? " diye çıkışmış . Keloğlan "dert etme bir çaresini buluruz " demiş. Dev ağlayarak "Bunun bir çaresi yok Keloğlan" demiş. Keloğlan hemen cebindeki tozu çıkartmış ve göstermiş "çaresi bende" demiş. Bununla seni eski haline getirebilirim" Dev sevinerek sormuş "gerçekten mi?" demiş. Keloğlan "ben sana benim boynuma bakma, benim daha ne hünerlerim vardır dememişmiydim" demiş. Dev "evet demiştin" demiş sessizce. Sonra Keloğlan tozu devin sırtına sürmüş. Sürdükçe boya çıkmış. Dev bu duruma çok sevinmiş. "Dile benden ne dilersen Keloğlan" demiş. Keloğlan da "pembe baldan bir parça getirmeni dilerim" demiş. Dev "tabii tabii" demiş sevinçle zıplayarak kalkmış hemen koşup gitmiş. Keloğlan beklemiş beklemiş fakat ne bir gelen varmış ne de giden.. Keloğlan "Bu dev öyle hile yapacak birine benzemiyordu muhakkak bir sorun olmuştur ama er geç pembe balı getirecektir " demiş. Derken dev elinde pembe bal ile çıkagelmiş. "Kusura bakma Keloğlan biraz beklettim ama biraz zor oldu bunu almam, nasıl oldu anlatayım mı?" demiş. Tam bu esnada Keloğlan dönüp bu masalı dinleyen çocuklara sormuş. "Heey çocuklar, dev neden geciktiğini anlatsın mı? Ne dersiniz? Belki de eğlenceli bir öyküsü vardır. Fakat masalı dinleyen çocuklar da çok akıllı çocuklarmış, hepbirlikte" olmaz Keloğlan "diye bağırmışlar." Çünkü padişah acil olarak bu pembe balı bekliyor çabuk ona götür yoksa ona kötü bişey olabilir "demişler. Keloğlan çocuklara hak vermiş. Derhal pembe baldan bir parça alıp koşmaya başlamış. Keloğlan sarayının kapısına vardığında artık hava kararmış. İnsanlar içerde ağlıyormuş. Keloğlan ağlama seslerini duyunca" eyvahlar olsun galiba yetişemedim yine de bir sorayım" demiş. Kapıdaki görevliye sormuş. "Ne oldu neden ağlıyorsunuz?." Görevli demiş ki "Padişahımız çok hasta" Keloğlan " üzülmeyin çaresi bende" demiş ve hemen pembe balı görevliye göstermiş. Bunun üzerine derhal kapılar açılmış ve Keloğlan içeri alınmış .Padişah ile görüştürülmüş . Padişah balı yemiş ve iyileşmiş. Böylece Keloğlan Padişahın hayatını kurtarmış. Padişah da evvelce söz verdiği gibi bir kese altını ona ihsan etmiş. Daha sonra Keloğlan padişahın kızı ile evlenmiş ve hayatının sonuna kadar mutlu ve mesut yaşamışlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Art niyetli olmadıkça her türlü eleştiriyi dikkate alır ve cevap vermeye çalışırım.