Yollarda Aranan

 Anadolu’da bir hafta  içinde on yer dolaşacağız öylemi ? ‘dedi lise öğrencisi  genç. ‘Evet’ dedi babası ‘fırsat bulursak daha da fazlası’.’ Ne güzel bir tatil bu’ dedi genç.Babası ‘bu sadece bir tatil gezisi değil dedi hem de sana hayatımın en güzel yıllarını geçirdiğim bazı mekanları göstereceğim. Eminim oraları  görmek sana  iyi gelecek ‘dedi  gülümseyen bir yüzle.

   Saffet bey bir emekli öğretmendi.Oğlunun da  kendisi gibi bir öğretmen olmasını istediği için onu bu seyahate  götürecekti.Öğretmenlik  günlerindeyken yaşadıklarını oğluyla paylaşacak ve bunun  onun fikrini değiştirmesini bekleyecekti.Fakat Tarık,  aslında sadece gezmek yeni yerler görmek hatırına bu gezi teklifini kabul etmişti.
     İlk olarak Konya ‘ya gittiler.Orada eski görev yaptığı okulu  gezdiler ve eski öğrencilerinden bazılarıyla görüştüler.Bir restoranda oturup etli ekmek yediler ,eski günleri yad ettiler.Buradan Mevlana  müzesine  geçtiler.Mevlana’nın manevi huzurunda dua ettiler.Saffet bey oğlunun öğretmen olması için  dua ederken aynı anda oğlu Tarık da babasının bu isteğinden vazgeçmesi için  dua ediyordu.
     Oradan Aksaray üzerinden Nevşehir’e  geldiler.Nevşehirde  peri bacaları önünde fotograf çekindiler.Orada bir okula girdiler.’Aaa’ dedi Saffet bey ‘ Bu okul bayağı değişmiş .Burada eskiden daha küçük bir bina vardı. Ben o binada beş sene öğretmenlik yaptım.İnternetteki bazı sosyal ağlardan arama yaparak eski öğrencilerime ulaştım.Biraz sonra onlarla buluşacağız’.O bu sözleri söylediği sırada eski öğrencilerde göründüler. Eski öğretmenlerine  dikkatle bakıp ‘Hocam  hiç değişmemişsin ‘dediler.’Ama siz çok değişmişsiniz ‘dedi Saffet bey.Uzun, uzun konuşup  hasret  giderdiler. Tarık bu konuşmaları  ilgiyle  dinledi.Duydukları   onu  babasının mesleğine karşı daha saygılı yapmıştı  fakat  onu öğretmen olmaya daha  istekli yapmamıştı.
    Oradan  kuzeye doğru gittiler.Yozgatta bir süre gezdiler.Tavium antik kentini gördüler, gezdiler.Sarıkaya kaplıcalarında yıkandılar.Sıcak su  ve suyun buharı hem bedenlerini ,hem zihinlerini rahatlatmıştı.Sonra daha  kuzeye devam ederek Amasya’ ya vardılar. Amasya’nın kalesine çıktılar.Bütün şehri küçültüp  ayaklar altına seren manzara arkalarında olduğu halde öğretmen ve eski öğrencileri buluştu .Etraflarında esen rüzgarın sesi  ve rüzgarın dalgalandırdığı tepelerindeki dev Türk bayrağının sesi sohbetlerine bir fon müziği oluşturuyor gibiydi.Rüzgar kah yanaklarını okşuyor,kah  saçlarını uçuruyor, başlarına  bir çeşit  masaj yapıyordu.Konuşmalar uzuyor , konuştukça konuşulacak yeni şeyler çıkıyordu ortaya.Bu tatlı sohbeti Tarık uzaktan gülümseyerek takip etti.Fakat yine de Tarık’ın düşüncelerinde bir değişiklik olmadı.
   Oradan Çorum’a gittiler.Alacahöyük müzesini gezdiler. Müzedeki tavşan yakalamış çift başlı kartal figürü önünde fotograf çekindiler.Bu gördükleri üzerinden  Anadolu’nun  neolitik dönemde nasıl bir yer olabileceğini gözlerinin önünde canlandırarak bu hayallerini birbiriyle paylaştılar.O gece bütün bu hayaller rüyalarını süslemiş olduğu halde güzel bir uyku çektiler.Sabahleyin Sinop’a  ve daha  sonra  dört  farklı  kente gittiler.Gördükleri  karşılaştıkları şeyleri hep not ediyorlardı.Saffet bey yanında taşıdığı küçük bir defteri not almak için kullanırken,Tarık yanında taşıdığı diz üstü bilgisayarını bu iş için kullanıyordu. Fakat her ikisi de mutluydu .Kadim Anadolu medeniyetinin izlerini  ve  yeni kazı alanlarını gezip görmek  onlara  iyi gelmişti. Şehirlerimizin  son yıllarda nasıl geliştiğine hayret ve memnuniyetle şahit olmuşlardı.Yeni  yapılan binaları  ve yeni yapılan yolları takdirle ve gururla  karşılamışlardı. Genel anlamda ülkemizin  geliştiğini  görmek hem Tarık’ın ufkunu açmış hem de Saffet beyin ülkesinin geleceğine olan  umudunu perçinlemişti.Fakat hala  Tarık’ın  gelecek planlarında bir değişiklik yoktu.
   Gidecekleri son okul bir köy okuluydu.Oraya vardıklarında   metruk bir bina buldular.Saffet bey ‘ah, ah ‘dedi.’Burada en güzel günlerim geçmişti’.Sonra kaşlarını çatarak ‘evet ‘ dedi .’Hepsi bu kadar.Artık geri dönme zamanı ‘.’Peki ‘dedi Tarık ‘öyleyse birine  yolu soralım’.Biraz ilerde oturmuş  bir adam gördüler .Okula doğru bakıyordu.Dalmıştı.Saffet bey o adamın omzuna dokunup ‘Affedersiniz ,yolu soracaktım’ dedi. Adam ‘Yolu mu ?’ diye tekrar etti .’Evet yolu ‘dedi Saffet bey.Adam daha dikkatli baktı Saffet beyin yüzüne. Sonra  birden zıplayarak  ‘Saffet hocam !’ diye bağırdı.Saffet bey de  heyecanlanmıştı.Kucaklaştılar.Saffet bey Tarık ile  eski öğrencisi Kerimi tanıştırdı.Uzun, uzun konuştular.Tarık  bir süre  onları dinledi.Kerim heyecandan titreyen sesiyle şöyle söyledi.’ Bu okulda  yirmi sene önce  hayatıma anlam katan bir ışık yandı ve o ışığı yakan sizdiniz hocam’.Hürmetle elini öpmek istedi.Saffet bey elini geri çekti.Bir taraftan konuşurken bir taraftan da  yürüyorlardı.Yürürken yerde  eski bir traktör lastiği gördüler.Bunu görünce her ikisi birden duygulandı ve ağladılar.Tarık bu ağlayışa bir anlam verememişti. Neden ağlıyorlardı ? Fakat sonra sorarım diyerek sustu.Oradan  birbirine telefon numaralarını vererek ayrıldılar.Akşam üzeri şehirde yer ayırtmış oldukları otele döndüler.
     O akşam yorgunlardı.Yemeklerini yedikten  sonra yatacaklardı. Tarık dişini fırçalamış aynada dişlerine bakıyordu. Bir şey hatırına gelmiş gibi birden döndü.’Baba’ dedi.’O lastik neydi? ‘’Hangi lastik oğlum’  dedi babası .’Hani o traktör lastiği ! Onu görünce ağladınız! Neden ?’’ Evet ‘dedi Saffet bey gözleri yine buğulandı. ‘Bunun bir hikayesi var’ .Tarık  babasının yanına oturdu .Elini omzuna koydu.’Haydi anlat’  dedi .Dikkatli ve meraklı gözlerle hiç olmadığı kadar  dinlemeye hazırdı.
     ’O okulun en yaramaz öğrencisiydi’ dedi Saffet bey’Onun bütün zamanı  arkadaşlarını rahatsız eden şakalar yapmakla geçerdi.Annesi defalarca bana geldi.’’Onu adam etsen sen edersin ‘’dedi’.’Peki sen ne yaptın?’dedi Tarık.’Adam ettin mi?’ .’ Anlatıyorum ‘ dedi Saffet bey .’Dinle.Bir gün yine o arkadaşlarının oturacağı yere vişne suyu gizlemişti.Arkadaşları da bana şikayet etmişlerdi.Onu ayıpladım ve azarladım.O benim sözlerim üzerine  arkasına dönüp kaçtı.Ben de peşinden…Biraz ilerde bir pencere kenarına oturmuştu.Bağırıyordu.’Yaklaşmayın atarım kendimi’ diyordu.Düşmek üzereydi.Ben bunu görünce hemen o traktör lastiğini yuvarlayarak onun düşeceği yere getirdim. Çocuk  atladığında bu traktör lastiğine çarparak yere düştü. Hemen  hastaneye yetiştirdim.Hastanede gözlerini açınca onun gözlerinde sevinci gördüm.Yaşama sevinciydi bu.Bana her şeyi anlattı.Babası yıllar önce hapse girmişti.Annesi ona bakabilmek için bir işe girmişti.Bazen dayısında bazen teyzesinde kalıyordu.Fakat dayısı ona kötü davranıyordu. Bunun üzerine onu yanıma aldım.Bir sene yanımda kaldı.Ona gözüm gibi baktım.İşte o bir yıl boyunca çok değişti.Başarılı bir öğrenci oldu.Bir gün çocuğun babası çıkıp geldi.Çocuğu istedi. Mecburen verdim.Ama ertesi gün babası tekrar gelip ‘Allah senden razı olsun, çocuğumu sen kurtardın !’dedi.’ Estağfurrullah’ dedim.’Onu kurtarmak bana nasip oldu’.’Sen bu çocuğa ne yaptın ?’dedi. ‘Ona sevgimi verdim’ dedim.Onu gerçekten de sevmiştim.Babası düşünceliydi.’Ne düşünüyorsun ?’ dedim.’Benim halim harap’ dedi.İşi yoktu.Sonra bir hayırsever tanıdık vasıtasıyla ona bir iş bulduk.Ve  biz o aileyi yeniden birleştirdik.Çocuk da başarılarını hep artırarak devam etti .İşte hepsi bu.’
      Bu hikayesi dinlerken Tarık’ın  gözleri yaşarmıştı.’Baba ‘dedi ‘ben bir karar verdim’.’Evet’ oğlum dedi babası heyecanla oğlunun ne söyleyeceğini nefesini tutmuş bekliyordu.Çocuk yaşlı gözlerini sildi.Artık bakışlarında bir kararlılık vardı.’Evet ‘dedi’ bende öğretmen olacağım’ .Bunu duyar duymaz babası olağan gücüyle ona sarıldı.Şimdi her ikisi de büyük bir sevinç yaşıyorlardı.Babası ‘ oğlum ne dersin ,bu bir rüyamı ?’dedi .’Evet baba’ dedi Tarık ‘bu senin bir rüyan ama inşallah ben gerçekleştireceğim’.Mutluluk her ikisinin yüzünde de  bir tebessüme dönüşmüştü...Birlikte ayağa  kalktılar.Ve artık yolculukları bitmişti.Yada yeni başlıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Art niyetli olmadıkça her türlü eleştiriyi dikkate alır ve cevap vermeye çalışırım.